Bilinç akışı tekniği nedir sorusu hepimizin bilinç akışını duyduğumuz zaman sorduğumuz sorulardan birisidir. Bilinç akışı, diğer bir ismiyle bilinç akımı kavramı (stream of conciousness), ilk defa ünlü Amerikan Psikolog William James tarafından bir kavram olarak ortaya konulmuştur. Yirminci yüzyıl edebiyatında  belli başlı yazarların eserlerinin neredeyse tamamına hakim olan bir anlatıcı tekniği olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Bilinç akışı tekniği nedir?

Bilinç Akışı

Bilinç akışı tekniği, genellikle roman ve öykülerde karşımıza çıkan bir tekniktir. Bu tekniği kullanarak anlatıcı, karakterin duygu ve düşünce dünyasını bir akış içerisinde okuyucuya aktarmaktadır. Ancak bu akış, bilinçli ve dil bilgisi yönünden düzgün olarak oluşturulmuş cümlelerden kurulu bir yapıya sahip değildir. Okuyucu, karakterin zihninde yaşayarak hikayeye devam eder. Anlatıcı, genellikle devrik cümleler kullanarak, noktalama işaretleri kullanmadan bilinç akışının yaşandığını gösterir. Cümlelerin arasında mantıklı bir sıralama yapma imkanı yoktur. Bilinç akışı tekniği, belki de özetle edebiyat senfonisinden uzaklaşıp, kelimelerin insan zihnine yığılma yaptığı o anı okuyucuda resmetmektedir.

İnsan beyni saniyenin milyonda biri gibi ölçülerle faaliyet göstermektedir. Karşılaştığı her nesne, kişi ve olay karşısında zihninde yoğun bir imgeleme faaliyeti de devam etmektedir. Bu karmaşık yapıyı, ağır bir şekilde akan cümlelerle tarif etmek oldukça zordur. Şu an bile kendi düşüncelerinizi bir anlığına durup düşündüğünüzde, zihin dünyanızda yürütülen faaliyetleriniz arasında bu yazıyı okumanın yanında daha farklı olayların da varlığını fark edeceksiniz.

Başka bir benzetme veya tarif gerekirse; insanların uyku öncesindeki beyin dalgalarının frekans değerlerinin düştüğü an örnek verilebilir. Böyle bir anda, kişilerin düşünceleri parçalanmaya başlar; kavramlar ve olaylar bilinçaltı ile bilinç dışı arasında yolculuğa çıkarlar. İşte, bilinç akışı tekniğinde anlatıcının okura yansıtmaya çalıştığı anlar, kişilerin böyle psikolojik anlamda geçişler yaşadıkları anlardır.

Bilinç akışı tekniğinin, iç çözümleme ve iç konuşma tekniklerinden farkı nedir?

Bilinç akışı tekniği, “iç çözümleme” ve “iç “konuşma” anlatıcı teknikleri ile zaman zaman karıştırılmaktadır. İç çözümleme tekniği, anlatıcının “hakim bakış açısıyla” karakterin o anda zihninde geçen duygu ve düşünceleri okuyucuya aktarmasıdır. İç konuşma tekniği ise bilinç akışı tekniğine daha çok benzemektedir. Karakterin kendisiyle olan konuşması okuyucuya aktarılmaktadır. Aralarında mantık örgüsü olan, doğru dil bilgisine sahip cümlelerden oluşmaktadır. Bilinç akışında ise en önemli farklılıkları cümlelerin yapısında görmekteyiz.

Bilinç akışı tekniği nasıl yapılır?

Genellikle yoğun duygu yoğunluğu, intihar, sinir krizi veya benzeri durumların anlatıldığı sahnelerde bilinç akışını tekniğine başvurulur. Anlatılmak istenen duyguların, kavramların veya olayların düzenli bir geçişi söz konusu olmadığından dolayı, bu teknik uygulanırken herhangi bir düzenlilik söz konusu değildir.

Kavramlar veya olaylar düzensiz bir şekilde aktarılır. Bu aktarım çoğunlukla alt alta sıralanmış anlamsız cümleler ya da herhangi bir noktalama işareti kullanılmadan okuyucuya resmedilir. Çünkü akışın düzensiz olduğunu okura aktarabilmek, anlam kargaşasından kurtarmak ancak böylelikle mümkün olmaktadır.

Bilinç akışı tekniği

Bilinç akışı tekniği örnekleri

Gerek Türk edebiyatı gerekse dünya edebiyatından birçok isim eserlerinde bilinç akışına başvurmuşlardır. Dünya edebiyatından en meşhur olanı James Joyce’nun Ulysses isimli romanıdır. Yine dünya edebiyatından William Faulkner ve Virginia Woolf gibi yazarlar bu tekniğin temsilcileri arasında sayılmaktadır. 

Türk edebiyatında ise bilinç akışı/akımı tekniği konusu açıldığında ilk akla gelen isim hiç şüphesiz Oğuz Atay’dır.

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar isimli eseri bu tekniği en iyi örneklerden birisidir.

Erken yatmasının başka bir nedeni de yarınki direksiyon kursu. Ben de yatıp uyumalıyım; herkes yatıp uyumuştur. Benden başka kimse, bu mektubun anlamını düşünmüyor. Kaya şimdi çalışma odasında olsaydı ne yapardı? Üniversiteli kızların soyunmasını seyrederdi. Hele bir tanesi varmış; her gece, her gece bacaklarını duvara dayayıp… Karısından gizli, yani kaçamak. Ben de kaçamak yapıyorum şimdi: karımdan gizli, Selim’i düşünüyorum. Hayır, gizli değil; biliyor kimi düşündüğümü. Gene de bir gizlilik var: ne düşündüğümü, nasıl düşündüğümü bilmiyor. Selim’i ve kızların bacaklarını… Selim de olsaydı seyrederdi, ben de seyrederdim. Olmuyor; düşünce suçları, kaçamaklar artıyor. Ayağa kalktı, salondan çıktı, koridorun duvarına tutunarak karanlığı geçti. Yatak odasının kapısını itti; uyuyan karısını seyretti
ışığı yakmadan. “Hayır, hayır.” İpek yorgan hışırdadı, karısı uyanır gibi oldu. “Uyusaydın artık,” diye mırıldandı, yorganın içinden. “Biliyorsun…” Biliyordu: kaçamak sona ermeliydi artık. (…) Benimki adale kuvveti.” Kollarıyla Selim’i soluksuz bırakıncaya kadar sıkardı: “Sen birden çökeceksin Selim. Çünkü neden? Çünkü için boş senin. Birden, kollarımın arasında için boşalacak: birden, üçüncü boyutunu kaybedip bir düzlem olacaksın ve ben de seni duvarda bir çiviye asacağım.” Havaya kaldırdığı Selim’i duvara sürüklerdi. Siyah saçlarından yakalayarak başını duvara dayar: “dökülmeyen saçlarından asacağım seni,” diye bağırırdı. “Erkeğin kılları göğsündedir, oğlum Selim.” Hemen gömleğini çıkarır ve boynuna kadar bütün gövdesini kaplayan kıllarını gösterirdi Selim’e. “İğrençsin Turgut. Sen onları, üniversite kantinindeki kızlara göster. Kapat şu ormanı.”Bir erkeğin yanında soyunmasından sıkılırdı Selim.”

 

Yine Türk edebiyatında Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli isimli romanı çarpıcı örneklerden birisi olarak görülmektedir.

Doğruldu; zil çalıyordu. Başucu masasındaki çalar saatın düğmesine bastı; susturdu. Gece yatmadan saatı yanına almış yedi buçuğa kurmuştu: Erken giderlerdi belki. İyi uyumuştu; ama bir ara yüzüne saldıran o eşekarısı vınlamasıyla sıçramış, yatağı aramıştı. İkiyi on geçiyordu. On gün önce perşembe gecesi 6 numarada kalan adamla kadın gene oradaydılar, ölünün altında, bilmeden, genç, diri, sıcak… Dün akşam kapıdan girerlerken tanımış, çevirememişti nedense. ‘Merhaba, geldik biz.’ Bir yakınına bakar gibiydi adam. Çekmeceden anahtarı alıp uzatmıştı:’ Sizden sonra kimse kalmadı odanızda; iyi geceler.’ Kadın dönüp gülümsemişti çıkarlarken. Yataktan indi. Yüzünü sabunlamadan, aynada sol kaşının üstündeki ufak sıyrığa baktı. Belli belirsiz bir kızartı vardı yerinde; kabuğunu dün koparmıştı.

 

Yakın dönem Türk edebiyatında sıklıkla başvurulan bu yönteme birçok farklı roman ve öykü örnek gösterebilir. Güncel bir örnek olarak Samet Baysal’ın kaleme aldığı Seymenler Çıkmazı isimli romanda, iki farklı örgütten iki farklı canlı bombanın aynı anda bir metro istasyonunda eylem yapmak için denk gelmeleri ve eylemcilerden birisinin eylem öncesindeki kendisinden geçişini aktardığı sahne verilebilir.

seninle bir işimiz yok ufaklık şu yavruları alalım yeter sadece patlatacağım ufaklık sobelenmişsin ufaklık yasal sopasıyla bir bekçi yaklaşmakta annem evde yok şükriye teyzelere gitti 7863993 çarşambanın üzerinde bir hayalet dolaşıyor seymenler hayaleti mezarlık kedisi hangi biriniz gökkuşağını kaydırak yapabiliyor ki mezarlık elden giderse hepimiz elden gideriz ya teker teker büyüyecek ya da hep beraber çocuk kalacağız hayır isviçre çakısı hatta isviçre ordu çakısı akşam ezanından sonra bizimkiler izin vermiyor ölürsem kabrime gelme istemem çoluk çocuğa maskara etmeyin beni red kit bir çizgi filmde böyle demişti kozmosun mezarlıktan fışkıran mesajı ilk önce tozlu ahmet kayboldu mahallenin en yakışıklısı köroğlu muaz eskimeyenoğulları sahafçısı hangi zillinin yanına kaçıyorsun ulen dinler arası monolog cebrail yayınları 610 yılında yazılmaya başlandı 23 yılda tamamlandı tağut devlet su terazisinde hava baloncuğu tağut düzeninin verdiği isim bu boynuna tasma gibi asılmış demem o ki sen de halitsin halit bin velit gibi islamın şanlı kılıcı olasın abdullah ahi evlenmiş şehit olmak için de mutlak surette mücahit olmak gerek mücahit olmak için cihat etmek gerek bugün de cihat farzdır cihadı terk eden dinden çıkmıştır tağutların mülkünü kâfir ve zalimlerin mülkünü darmadağın etmedikçe sizin hiçbir değeriniz yoktur dârülharp nedir hocam kızıl akrep marksizmin çöküşü yüzlerce kez tövbeni bozmuş olsan da yine gel önüm arkam sağım solum cihat yetmiş kişiye şefaat bizden habersiz bir nikâh kıydın devlet nikâhı hem de hicretsiz cihat cihatsız hicret olmaz resul kucak açmış koş gel der bana cehennem kâfirlerle dolacak elbet şu gördüğünüz düğmeye böyle basıp cennete gideceğim feridun evlendi inşallah yeni vazifen amel-i istişat pirim de beni badeledi bereket çeşmesi ölümlerden ölüm beğeniyordum soru işareti gibisin çok muğlaksın cennetin anahtarını teslim alacağın günler çok yakın resmen bana tekfir git dedi tuttuğunu tekfir ediyor gün ağarınca boynum bükülür komiser yardımcısının acı kaderi mekke cihadını inkâr etmek, top yekûn her şeyi inkâr etmektir saçmalama baksana hallerine canla nasıl ilgileniyorlar sen canın babası mısın yapbozun en önemli parçası beyaz bu vallahi de billahi de beyaz şehadetin kabul olsun yarın 11 eylül mertebenden üftâ oldun kadı kaftanınla da bursa sokaklarında ciğer satacaksın mağdur olduklarını kabullenmek istemiyorlar abdullah azzama kadar okudum word dosyasına kaide ismi veriliyor sana aguşunu açmış duruyor peygamber özetle aynı kaderi yaşıyoruz sen artık kâfirsin beyaz hanım ve can hayır ben kâfir değilim beyaz hanım can

Kategoriler: Blog

2 yorum

Deneme Nedir? Deneme Özellikleri ve Örnekleri Nelerdir? - Gölge Yazar · Kasım 2, 2020 10:15 pm tarihinde

[…] yerlerde bilinç akışı tekniği ve küçürek öykülerle karıştırılmaktadır. Ancak hem teknik olarak hem de içerik […]

Psikolojik Romanlar: En Çok Okunan 37 Psikoloji Romanı ve Özellikleri · Kasım 25, 2020 12:34 pm tarihinde

[…] monolog ve bilinç akışı teknikler sıklıkla […]

Yorumlar kapatıldı.

💬 Whatsapp'tan ulaş