Hapishanede yazılmış kitaplar var mı? Ya da hangi kitaplar cezaevinde yazıldı hiç düşündünüz mü? Gerek Türkiye’de gerekse dünyada birçok kitap ve eser cezaevinde kaleme alınmıştır. Gelin bunlardan bazılarına birlikte bakalım.

Hapishanede yazılmış kitaplar!

Hapishaneler, zamanın geçmek bilmediği yerlerden biridir. Dışarıdayken dakikaları bile hesaplayarak yaşarken, hapiste, saatleri nasıl geçireceğini düşünür insan. Pek çok tutuklu kişi, eğer eli kalem tutan, gazeteci, yazar hatta politikacı ise, geçmek bilmeyen bu zamanı, kitap yazarak değerlendirmiştir. Hapiste yazılmış kitaplar zaman geçirmek için yazılmış gibi algılanmamalıdır.  Bedenleri hapsedilen bu insanların düşünceleri, kitap olup aşmıştır, demir parmaklıkları. Bu nedenledir ki sanat ve otorite savaşının kazananı, her daim sanat olmuştur. Cezaevinde yazılmış kitaplar denilince karşımıza birçok başyapıt çıkmaktadır.  Ülkemizde ve dünyada sayıları oldukça fazla olan bu kitaplardan bazılarını şu şekildedir.

Hapishanede yazılmış kitaplar

Çarmıh Yolcusu – John Bunyan

Çarmıh Yolcusu İncil’den sonra, en çok dile çevrilen kitap olma unvanına sahiptir.

Kitap iki öyküden oluşuyor. Birinci öyküde, romanın kahramanı Hristiyan’ın Göksel Şehir’e yaptığı yolculuk serüveni, yazarın kendi ağzından gördüğü rüya eşliğinde anlatılıyor.

Hem bir vaiz, hem de bir yazar olan Bunyan’ın kendi iman yolculuğunun belirgin etkisini gördüğümüz “Çarmıh Yolcusu”, yadsınamayacak gerçekliğe sahiptir. Bunyan’ın yaşamında Tanrı’nın sözlerinin ne kadar önemli ve etkin olduğunu açıkça gördüğümüz hikayenin sonu:

“İşte ey okuyucu, sana rüyamı anlattım, Bak ve eğer onu yorumlayabilirsen, Onu benim için yorumla, ya da kendin için veya komşun için yorumla” sözleriyle tamamlanıyor.

İkinci öyküde ise bu kez aynı yolculuğa Hristiyan’ın ailesinin de – eşi ve çocuklarının da – çıktığını görüyoruz.

Don Kişot – Cervantes

Yazar, kitabının ön sözünde hikâyenin hapishanede yazıldığını belirtmiştir. Dünya edebiyatının başyapıtlarından olan eserin yazarı, muhasebecilik ve vergi memurluğu da yapan Cervantes, devlete olan borçları yüzünden hapse girdiğinde yazdı bu kitabı.

Edebiyatta roman türünün başlangıcı sayılan ve birinci bölümü 1605 yılında yayımlanan İspanyol edebiyatının bu başyapıtının kahramanı, ince-uzun, sakallı, şövalye romanları okuya okuya sonunda şövalye olmaya özenen Don Kişot’tur. Dulcinea del Toboso’ya aşıktır, kendi gibi zayıf, çelimsiz Rocinante adlı bir atı vardır. Seyisi-yardımcısı-dostu Sanço Panza ile atışır sık sık. İşte yeldeğirmenlerine savaş açan bu aşık, yaşlı şövalyenin maceralarını anlatmaktadır kitapta.

Don Kişot

Kavgam – Adolf Hitler

Bir süre cezaevinde kalan Hitler, hedefine ulaşmakta propagandanın çok önemli olduğunu ve bunu da en iyi bir kitap yazarak yapabileceğini düşünmüş ve bu kitabı yazmıştır.

Eserde Hitler, “nasyonal sosyalizm” adını verdiği dünya görüşünün açıklamasını yapar ve amaçlarını bildirir. Hitler’in siyasal ve ekonomik tezlerinin yer aldığı, kapitalizmin ve Marksizmin eleştirildiği bu kitap, aynı zamanda bir otobiyografi olması nedeniyle de çok önemlidir. Kapitalizme ve Marksizme karşı yeni bir politik sistemin önerisi sunulmaktadır; bu bakımdan Kavgam’da Hitler’in kendi politik kuramları yazılı haldedir. Hitler parlamenter demokrasinin eleştirisini yapmış, milliyetçiliğin karşıtı olan enternasyonalizmi dönemin sosyopolitik koşulları altında kötülemiş, idealleri üzerine kurulu “Büyük Almanya” hedefini açıkça dile getirmiştir.

Soba Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz – Yılmaz Güney

Yılmaz Güney’in Ankara Ulucanlar Kapalı Cezaevinde kaldığı dönemde ilham aldığı bir kitaptır. Kitaba ilham veren olay çocuk mahkumların bulunduğu koğuşlarda çıkan isyandır. Yoksul mahallelerin, çaresiz insanların, tacizi ve uyuşturucuyu daha el kadarken öğrenen çocukların anlatıldığı kitapta, tufacıların, arpacıların, bitirimhanelerin, meydancıların, falakadan çabuk sıyrılmak için 5-10 suçu üzerine alan Mustafa’nın, Kurnaz Sabri’nin yanında çalışmaya başlayan Yaşar’ın ve Devrimci Avni Bektaş’ın yaşadıklarına tanık olursunuz.

Soba pencere camı

Yazarın Paradoksu – Ahmet Altan

Altan, İngilizce tercümesi Türkçe orijinalinden önce yayımlanan kitabında, tutuklandığı geceyi, ‘pis ve karanlık bir kafeste’ geçirdiği 12 günü, mahkemede yaşadıklarını ve Silivri’de geçen zamanı, kitabına yansıtmıştır. Yazar kitabında, kendisine yöneltilen suçlamalara cevap vermiyor. ‘Gazeteci’ sıfatı ile değil, ‘yazar’ kimliği ile karşımıza çıkıyor.

Yatar Bursa Kalesinde / Şiirler 4 – Nazım Hikmet

Nazım Hikmet’in1929-1935 yılları arasında yazdığı sağlığında yayımlanan fakat kitaplarına almadığı şiirlerinin ve 1937-1951 yılları arasında yazdığı ve ancak ölümünden sonra yayımlanan şiirlerinin derlendiği kitabının ismidir.

Sevdalınız komünîsttîr,
on yıldan berî hapîstîr,
yatar Bursa kalesînde.

Hapîs ammâ, zîncîrînî kırmış yatar,
en âlâ bîr mertebeye ermîş yatar,
yatar Bursa kalesînde.

Aldırma Gönül – Sabahattin Ali

1932-1933 yılları arasında Sinop Cezaevinde Yatarken yazdığı eseri yediden yetmişe herkesin beğenisini kazanmıştır. Günümüzde müze olarak düzenlenmiş olan  cezaevinde, ziyaretçileri, bestelenmiş olan bu şiirin hüzünlü sözleri karşılamaktadır.

Aldırma Gönül
Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül, aldırma
Ağladığın duyulmasın,
Aldırma gönül, aldırma

Dışarıda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar;
Seni bu sesler oyalar,
Aldırma gönül, aldırma

sabahttin ali aldırma gönül

Kategoriler: Blog

💬 Whatsapp'tan ulaş